Bas Gitar Seçme Kriterleri

Bu yazının daha kapsamlı İngilizce hali için tıklayın.


Bir bas gitar satın almaya karar verdiğinizde, kararınızı etkileyebilecek pek çok parametre vardır. Bu yazıda, karar kriterleri arasında önemli olduğunu düşündüklerimi kısaca paylaşacağım.

Kısaca diyorum, çünkü buradaki her bir kriter, hakkında sayfalarca yazılabilecek kadar çok detay içeriyor. Bu yazıdaki amaç tüm bilgileri eksiksiz vermek değil, ne tarz kriterler olduğu hakkında fikir vermektir. Bu yazıyla yetinmeyip, daha detaylı araştırmalara girişebilirsiniz.

Ağaç: Pek çok farklı ağaçtan üretilmiş bas gitarlar olsa da, geleneksel olarak 4 ağaca rastlayacaksınız. Genel anlamda; gövde ağacı tonun ne kadar tok olduğunu belirlerken, sap ağacı sol eldeki nüansların ne kadar duyulacağını belirleyecektir. Alder + Rosewood Mid tonları içeri çıkaran bir ton verirken, Ash + Maple bas ve tizin öne çıktığı “Scooped” bir ton vermeye meyilli olacaktır. Geleneksel bas gitarlarda; sıcak tonlar için gövdede Alder ve sapta Rosewood tercih edilirken, özellikle mikste öne çıkacak Slap / pena kullanımı için parlak tonları ortaya çıkarmak adına gövdede Ash ve sapta Maple tercih edilir. Ash gövde + Rosewood sap gibi kombinasyonlara sahip bas gitarlar da vardır. Bu saydığım ağaçların dışında, pek çok farklı ağaç türü de kullanılmaktadır. Ancak bilhassa tek parça saplara dikkat edin, Wolf Note veya Dead Spot çıkabilir (detayları için bkz: Google)

Tel sayısı: Bas gitarla ilgili en temel kararlardan biridir. Geleneksel bas gitarlar 4 telli olsa da, zaman içerisinde 5 ve 6 telli bas gitarlar da ortaya çıkmıştır. Eğer elinize ilk kez bas gitar alacaksanız, 4 telli ile başlamanızı öneririm. Tarzınız gereği E telinden daha aşağıdaki pes tonlara ihtiyaç duyuyorsanız, 5 telliye geçebilirsiniz. Özellikle günümüzün modern Rock / Pop Sound’larında 5. teli sevebilirsiniz, zira B – Eb aralığındaki notalarda çok derin bir bas sesi verme şansınız oluyor. Kendi adıma, Brezilya / latin çalarken Surdo etkisi yaratacak bas motiflerinde F – Ab aralığında alt oktavdaki 5. sesi kullanabiliyor olmak da büyük avantaj. Eğer sıklıkla solo / akor çalıyor ve G telinin ötesinin eksikliğini hissediyorsanız, 6 telli bir bas gitar da düşünebilirsiniz. Ancak tel sayısı arttıkça klavye de genişleyecektir bunu unutmayalım. Şunu da unutmayalım: Victor Wooten 4 telli bas gitarda inanılmaz akor / solo kombinasyonları çalarken, aynı amaçla Richard Bona 5 telli, John Patitucci 6 telli bas gitar tercih ediyor. Billy Sheehan 4 telli bas gitarıyla harika Rock performansları sergilerken, Robert Trujillo 5 telli, John Myung 6 telli bas gitar tercih ediyor. Yani; tel sayısını belli bir tarzla özdeşleştirmek zor, olay çalan kişinin tercihlerinde bitiyor.

Manyetikler: Piyasada o kadar fazla manyetik çeşidi var ki, hepsini birden burada anlatmak biraz zor. Ancak, sık rastlanan bazı Setup’lara göz atalım. Precision manyetiği ve pozisyonu, Low-Mid tonları öne çıkarır; her tarza gidebilecek basit ve joker bir ton verir – ancak tek başına kullanıldığında Slap tonu sizi tatmin etmeyebilir. Jazz manyetik dizilimi, iki Single Coil’den oluşur; iki manyetik aynı seviyede açıkken “Scooped” (yani az Mid’li) bir ton verir. Sap manyetiği Precision Sound’una yaklaşırken, köprü manyetiği “Jaco Sound” olarak bilinen Nasal Sound’u verir. Manyetik dengesi & EQ sayesinde Precision’dan daha çeşitli tonlar verebilir. MusicMan manyetiği, köprüye yakın konumuyla diğer iki alternatife göre daha tiz bir ton veren bir Humbucker’dır, Mid karakteri azdır ama mikste önce çıkacak daha agresif bir ton verir. Bu saydığım manyetiklerin çeşitli kombinasyonlarına sahip olan, Humbucker’ı bir Switch ile Single Coil (Jazz) moduna veya paralelden seri moda çevirebilen, vs bas gitarlar da vardır, ancak alışverişe çıkmadan önce burada bahsettiğim temel manyetiklerin prensiplerini ve tonlarını bilmenizde fayda var, Youtube bu konuda iyi bir kaynak. Manyetiklerin alaşımı da önemli – alnico veya ceramic arasında bir tercih yapmanız gerekebilir. Pek çok Single Coil manyetik solo kullanıldığında 60-Cycle-Hum denen bir dip gürültüsü verir. Bunun önüne geçmek için Phantom Coil, Noiseless Pickup gibi çözümler olsa da, bu çözümler tonu da etkilemektedir. Kimi basçı geleneksel organik Single Coil Sound’unu almak için dip gürültüsüne razı olurken, bazıları tonun biraz değişmesini kabul edip farklı çözümlere gitmektedir. Zevkler ve renkler… Şunu da unutmayın ki, manyetiğin karakteri kadar lokasyonu da önemlidir – köprüye yakın manyetikler ister istemez daha parlak tonlar verirken, sapa yakın manyetikler daha koyu tonlar verir. Manyetiklerde dip gürültüsü ihtimalini de dikkate almak lazım; bu konuya özel olarak kaleme aldığım yazımı okumak isteyebilirsiniz.

EQ: EQ dendiğinde bas gitarlar kabaca ikiye ayrılabilir: Pasif ve aktif. Geleneksel bas gitarlar, aynen elektro gitarlar gibi, pasif olarak tasarlanmıştır. Manyetiklerin Volume’ünün yanı sıra, Treble Cut imkanımız olur ve ton şekillendirme bundan ibarettir. Pek çok basçı için bu kadarı da yeterlidir. Aktif bas gitarlarda ise, pille çalışan bir EQ vardır. Bu sayede; 2, 3 veya 4 bant EQ üzerinde Boost / Cut yapılabilir. Bu da, sahnede çalarken pedal veya amfiye hiç dönmeden elimizin altında daha fazla ton şekillendirme imkanı olması demek. Aynı zamanda, aktif basların çıkış gücü pasif baslara göre daha yüksektir. Ancak, üzerinde Jack bırakamazsınız (pili biter) ve pil değiştirme tarihini atlamamak gerekir (yaklaşık 6 ayda bir). Aktif bas bir anlamda tonu renklendirdiği için, bazı geleneksel basçılar ve ses mühendisleri tarafından özellikle kayıtlarda tercih edilmemektedir. Ancak aksini savunan da bir o kadar müzisyen var. Bu biraz zevk / renk meselesi. Ben hem aktif hem pasif kullanılabilen bir bas gitarla iki yöne de gidilebileceğini düşünüyorum. Ancak, bas gitara yeni başlıyorsanız, kararınız konusundaki 1. kriter bu olmamalı. Yeri gelmişken, bas gitarlarımı nasıl tonladığımı bir başka yazıda ele aldım.

Sap uzunluğu: Piyasadaki basların pek çoğunda 34″ ve 35″ sap arasında bir tercih yapmanız beklenir. Geleneksel bas gitarların sap uzunluğu 34″ ölçüsündedir. 5 telli basların çıkması ile birlikte, daha sıkı bir B teli arayan basçıların bir kısmı 35″ sapa yöneldi. Bu bir tercih meselesi, zira 35″ baslarda alt teller de daha gergin olacaktır. Kendi adıma 5 telli çalmama rağmen 34″ tercih ediyorum, bunu deneyip görebilirsiniz. Ancak piyasa standardının 34″ olduğu söylenebilir.

Sap şekli ve çapı: V, C gibi çeşitli Sap şekilleri ve bu şekillerin farklı çapları vardır. Bu konuyu yazılı olarak anlatmak zor, ancak basit bir konu: Çaldığınızda sol eliniz rahat ediyorsa ve zorlanmıyorsa, size uygun bir sap buldunuz demektir. Genelde Precision tipi saplar daha kalın, Jazz Bass tipi saplar biraz daha incedir. Ben kendi adıma Jazz tipi sapları tercih ediyorum.

Perdeler: Yeni başlayan bir bas gitaristin perdeli bas tercih etmesi mantıklı olacaktır. Perdesiz bas, entonasyonu çok uzun çalışmalar gerektiren daha özel bir enstrümandır. Perde sayısı ise, solo ağırlıklı çalmayı düşünmeyen basçılar için çok önemli bir husus değildir. Solo ağırlıklı çalacak kişi ise kaç perde istediğini zaten biliyordur.

Truss Rod: Sap ayarı yaparken kullanılacak bir aksam olan Truss Rod konusunda dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, ayarın sapın neresinden yapılacağı. Özellikle eski üretim veya Custom Shop bazı bas gitarlarda, Truss Rod erişimi için sapı sökmek gerekir. İmkansız değil, ancak zahmetli. Tavsiye etmem. Bu ayarı sapı sökmeden yapmanız daha iyi bir fikir olacaktır.

Plek: Kanımca çalımı rahat bir bas gitarın tercihan sahip olması gereken özelliklerden biridir. Plek, perdeler sapa çakıldıktan sonra hassas bir makina tarafından yüksekliklerinin ölçülmesi ve ince tesviye işlemleri sayesinde hepsinin yüksekliğinin aynı seviyeye getirilmesi işlemidir. Tüm perdeler aynı yükseklikte olunca, bas Setup’ı çok daha dengeli bir şekilde yapılabilmektedir. Genelde butik basların çoğu standart olarak Plek’lenmiş gelirken, seri üretilen basların sadece bir kısmı Plek’lenmiş gelir. Basınızın Plek’siz olması çalınamaz olması anlamına gelmez. Plek, çok milimetrik (ama hissedilebilir) bir katkı sağlar.

Köprü: Bas gitarınızın köprüsü, temel tel yüksekliği ve entonasyon ayarına izin veriyor olmalı, bu olmazsa olmaz. Bunun haricinde, kullanmak istediğiniz sağ el tekniklerine cevap verebilen bir köprü seçtiğinizden emin olun. Örneğin, Rickenbacker’ın bazı bas gitarlarında Palm Mute tekniğini uygulamak imkansıza yakın. Bazı köprüler teller arası mesafeyi ayarlamanıza da olanak tanır. Köprüde bu imkan yoksa, tel açıklığının kendinize uygun olduğundan emin olun.

Teller: Bas gitarın en kolay değişen parçası olmakla birlikte, teller konusunda dikkat etmeniz gereken nokta şudur: Bas gitarı denerken üzerinde olan teller, Sound’u olduğundan çok farklı gösterebilir. Örneğin, çok eski teller takılmış bir bas gitar, normalde çok parlak tonlar verebilecekken çok mat ve ölü bir Sound verebilir. Veya Roundwound tel takıldığında tam aradığınız tonu verebilecek bir bas gitar, üzerinde Flatwound teller olduğu için size cazip gelmeyen bir ton verebilir. Ben genelde bir bas gitarı gözüme kestirdiğimde, mağazadan yeni bir takım tel alıp basa taktırıyor ve öyle deniyorum. Beğenir de alırsam zaten yeni tellerle almış olurum, almazsam da bir takım tel ücreti karşılığı hatalı bir alışveriş yapmayı önlemiş olurum.

Setup: Tellerle benzer bir husus da Setup. Setup’u henüz düzgün yapılmamış bir gitar, olduğundan çok daha kötü bir Feeling verebilir. Eğer bir bas gitarı beğenirseniz ama çalımı rahat değilse; sap ayarı, tel yüksekliği, manyetik yüksekliği, entonasyon gibi temel ayarları kabaca yaptırıp tekrar denemenizi öneririm. Özellikle Sustain önemli bir konu – Setup yapılmış bir bas gitarın Sustain’ini mutlaka test edin. Eğer bas gitar amfiye bağlı değilken de boş tellerin vibrasyonunu size hissettiriyorsa, muhtemelen iyi bir Sustain ile karşı karşıyasınız.

Finish: Gitarın rengi ve cilası bu kategoriye girmektedir. Renk tamamen tercih meselesi, pek çok basçı eskitilmiş gitarı da yırtık kot mantığıyla tercih edebiliyor. Ancak, basın üzerindeki cilanın türü, ilerleyen yıllarda yapılması gereken bakımda da belirleyici bir faktör oluyor. High-Gloss bir gövde, Guitar Polish ile ara sıra temizlemek dışında çok bir bakım gerektirmez. Ancak Matte veya cilasız bir gövdeniz varsa, belli dönemlerde Wax ile temizlik yapmanız gerekebilir. Aynısı sap için de geçerli. High-Gloss bir sap çok az bakım gerektirirken, Sateen veya cilasız bir sap ara sıra Gun Stock Wax ile bakım gerektirebilir. Rosewood klavyeler ise yine ara sıra Lemon Oil ile temizlik gerektirebilir. Peki madem öyle, neden herkes High Gloss almıyor? Bunun cevabı çalım rahatlığı ve tonla ilgili. Sapın cilası doğrudan çalım şeklini etkiler; kimi High Gloss ile rahat ederken, kimi Sateen veya cilasız sapla daha rahat çalıyor. Gövdedeki cilanın ise tonu etkilediğini söyleyenler var, biraz araştırmak lazım; kendim bunu özellikle test etmedim.

İşaretler: Kaçıncı perdede olduğunuzu daha kolay görmeyi sağlayacak işaretlerin nasıl olması gerektiği, tamamen kozmetik bir tercihtir. Kimi hiç işaret istemezken, bazı baslarda nokta, bazılarında Block Inlays görürsünüz. Kuş motifli PRS, veya Yin Yang motifli Warwick’ler görmeniz de olası.

Duygu: En önemli maddelerden birini en sona sakladım. Zihni bir kenara bıraktığınızda, bu bas gitar top yekün size ne hissettiriyor? Renginden, Sound’undaki bir detaydan, çalmak istediğiniz müziği yapan bazı kişilerin tercihlerinden, veya bambaşka bir şeyden ötürü bir bas gitarı çok severseniz, bu duyguyu da dikkate alın. Çünkü insan, sevdiği enstrümanla daha çok vakit geçirir ve daha isteyerek, daha güzel çalar. Bunu şöyle değerlendirmek lazım: Gitardaki teknik aksaklıklar, sizi tatminsizliğe götürür. Teknik açıdan mükemmel bir gitar, sizi sıfır noktasına getirir. Gitarı ne kadar sevdiğiniz ise, sizi sıfırdan alır tatmin noktasına getirir. Değerlendirmenizi bunu hatırlayarak yapın.

Kendi adıma, tüm bu parametreleri bir araya getirdiğimde ortaya çıkan özelliklere sahip bir bas gitar bulamadığımdan, özel yaptırmayı tercih ettim. Ancak; müzik hiç bitmeyen bir yolculuktur. Şu anda özel yapım basımı satmış durumdayım, bir başka bas gitara geçtim.

Pek çok basçı gibi Precision – Jazz arasında kalırsanız, bu iki bası karşılaştırdığım yazıma göz atabilirsiniz. Bası satın almadan önce yapılması gereken kontrolleri ise bu yazımda anlattım.

Advertisement

Posted

in

,

by

Tags:

Comments

One response to “Bas Gitar Seçme Kriterleri”

  1. Sık Sorulan Sorular – Dr. Kerem Koseoglu Avatar

    […] konuda kılavuz niteliğinde yazdığım yazılar: Bass Guitar Purchase Guide (İngilizce), Bas Gitar Seçme Kriterleri (Türkçe). Kullandığım bas ekipmanı Pinterest‘te var. Ayrıca, Blog’umun […]

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s