Müziği meslek olarak seçmek istediğini söyleyen bir arkadaşım, bana bu konuda birkaç soruyla geldi. Bu soruların cevaplarını toparlayıp, herkesle paylaşmak istedim.
Aşağıda yazanları okurken, benim hayatımı müzikten kazanmadığımı, ancak mesleği müzik olanlarla sık sık çaldığım için edindiğim izlenimleri paylaştığımı unutmayın. Kariyer olarak müzik düşünüyorsanız, kararınızı sadece bu yazıya dayandırmayın. Gelir kaynağı müzik olan insanlarla birebir görüşmenizi öneririm.
müzik dünyası dışarıdan gözüktüğü gibi bir dünya değil bunu söyleyebilirim öncelikle. müzik de bir endüstri; nasıl ülker firması gıda endüstrisinin bir parçasıysa, apple firması teknoloji endüstrisinin bir parçasıysa, müzik de onlar gibi bir endüstri. bu endüstride (senin tabirinle) şarkı söyleyen yırtık frontmenler de var, o kadar yırtık olmayıp enstrüman çalanlar da var, beste yapanlar da var, tonmeister ışıkçı sesçi roadie vs bir sürü rol var. o yüzden yırtık değilsen müzisyen olamazsın diye bir şey yok, çok çeşitli roller var.
ama, şimdi evde gitar çalmakla sahnede müzik yapmak arasında çok fark var. salonda yatak odanda çalarsın ama sahneye çıktığında bir sürü farklı dinamik var. hatalı çaldığında belli etmeden devam edip normale dönebilmekten tut, diğer müzisyenleri dinleyerek ani trafik değişikliklerini takip etmeye, trafikleri ezberlemekten tut, çaldığın mekana göre pedal ve gitarın tonlarını ayarlayabilmeye kadar… yani sadece biraz gam ve nota bilmek değil, sahne tecrübesi, temel ses mühendisliği bilgisi, armoni bilgisi, gelişmiş kulak; tercih edilen bir enstrümanist olmak için pek çok faktörün bir araya gelmesi gerekiyor.
ben de bunun 2 yolla olabildiğini gördüm. bir tanesi, adam gibi bir konservatuara gidip tüm bu konuların derslerini alarak oluyor. öbürü de, çok aşırı yetenekli birinin çok uzun yıllar sürekli sahne alması ve ek kurslara / kaynaklara başvurarak kendini geliştirmesi ile olabiliyor. ama yani mesela albümlere filan çalacağın zaman; muhtemelen nota okuyabilmen, timing’inin mükemmel olması filan beklenir – ki onu da yapabilen çok var, onların arasından sıyrılmak bir kenara, onlarla rekabet edebilmek için daha…
yani demek istediğim; evde müzik yapmayı seviyor olabilirsin ama, müziği bir meslek olarak seçeceksen belki de üniversite sınavı + sonrasında 4 yıllık zor bir bölüme ayırman gereken disiplinli emeği bu sefer müziğe vermen gerekir. bunu gözün kesiyorsa, yeteneğin de varsa, ne ala.. yani arkadaşların hevesini kırmasın yırtık vs diye. hevesinin kırılacağı nokta o değil, söylediğm şeyler olabilir.
müziğin bir de gelir düzensizliği yönü var. bir dönem iyi kazanırken, sonra birkaç ay hiçbir iş gelmeyebiliyor. zaten aileden zenginsen ve düzenli gelir beklentin yoksa ne ala… ama aksi takdirde, parasal dalgalanma müzisyenlerin bir gerçeği. kimi isimler dizi müziği yapıyor veya ünlü bir isimle iş bağlıyor birkaç ay iyi kazanıyor, sonra 6 ay hiç iş çıkmadığı için hiç kazanmıyor… meslek olarak seçeceksen bunu da göz önüne alman lazım.
eğer bu anlamda emin değilsen; bir yandan üniversite okurken bir yandan müziği de sürdürebilirsin. böylece ileride fikrin değişirse, “lise mezunu” sıfatıyla hayatını vasat altı ilere mahkum etmemiş olursun. baktın ki üniversitede filan çok iyi gidiyor müzik işleri, o zaman oraya dönersin. ya da konservatuara gitmeyi düşünebilirsin o da üniversite… hem amacına hizmet eder, hem de mesela müzik öğretmenliği gibi bir garantin olabilir. özel dersten filan iyi kazanabilirsin en kötü durumda – öyle bir B planı olabilir.
konservatuara hazırlık kaç sene sürüyor emin değilim, ama profesyonel olmak konusunda ciddiysen iyi bir fikir. düşün mesela albüm kaydına gidiyorsun, stüdyoyu sadece 2 saatliğine kiralamış oluyorlar, önüne 5 sayfa nota geliyor “bunları çal” diye. bakar bakmaz okuyup anlayıp çalman gerekiyor. solfeji zayıf olanlar da var; ama ideal durumda bilmen lazım.
bir de repertuar anlamında belli standartları biliyor olmak gerekiyor onu da unutmayayım. mesela sen pop, rock, vs çalmayı seviyorsundur ama çok büyük ihtimalle sık sık otel, kokteyl, düğün vs tarzı işler gelecek ve jazz standartlarını çalabilmeni bekleyecekler. girl from ipanema, fly me to the moon, mais que nada, vs denince, hangi ton olursa olsun pat diye çalman beklenecek. şimdi ipad’lerde real book’lar var hayat kolaylaştı tabii, bilmesen de oradan akorlarını buluyorsun filan ama belli başlı standartları bilmen gerekir. ve müzik tarzı anlamında da: çok uzmanı olmasan da; küba/latin, samba, makru, partido alto, reggae, vs nasıl tınlar ve nasıl akar temelde bilmen beklenir profesyonel seviyede. dediğim gibi konservatuarda bunları zaten alırsın – ama evde çalmakla profesyonel olmak arasındaki farkları belirtmeye çalıştım; senden neler beklenecek vs. gözün kestiyse, ne ala…
bence başka profesyonellerle de görüş, benim atladığım şeyler mutlaka vardır. ama gerçekten bu işten hayatını kazananlarla konuş; uzaktan bakıp “yırtık olmak lazım” diyenlerle değil.
Leave a Reply