Kuran’da Dünya’nın hareket halinde olduğunun haber verilmiş olması, insanın içini ürperten ve insanı düşünmeye sevk eden işaretlerden bir diğeridir. İlgili ayeti inceleyelim.
“Bir de o dağları görür, donuk ve hareketsiz sanırsın; Oysa onlar bulutların yürüdüğü gibi yürümektedirler. İşte bu, her şeyi muhkem ve mükemmel yapan Allah’ın sanatıdır. Muhakkak ki O, sizin yaptığınız her şeyden haberdardır.” (27:88)
Bu ayetin hikmetini öne çıkarmak için, arabada bir arkadaşımızla birlikte seyahat ettiğimizi düşünelim. Saatte 100 km hızla gidiyor bile olsak, arka koltukta yan yana oturduğumuz arkadaşımız bize sabit gözükür. Arabanın hiç yavaşlamadığı ve camdan dışarı bakmadığımız durumda; arabadaki tüm nesnelerin ve kişilerin yerinde sabit durduğunu düşünebiliriz.
Ancak; arabaya dışarıdan bakan biri, bizi ve arkadaşımızı saatte 100 km hızla geçerken görür.
Bu yaklaşımı Dünya’ya uyarlayalım. İnsanlar Dünya üzerinde yürüdüğü ve yerçekimi etkisiyle Dünya’ya yapışmış halde yaşadıkları için, Dünya’nın dönme hızıyla aynı hızda dönmektedir. Dünya’daki diğer tüm canlılar ve nesneler de aynı durumdadır, yani Dünya ile aynı hızda dönmektedir. Hızlar eşit olduğundan; insanlar diğer nesnelere baktığında onları kendi yerinde sabitmiş gibi algılarlar. Ayette dikkat çekildiği gibi; dağlara baktığımız zaman, aynen arabadaki arkadaşımız gibi, dağları da sabit görme illüzyonuna düşeriz.
Ancak; Dünya’ya dışarıdan bakan bir kişi, aynen arabaya dışarıdan bakan biri gibi, Dünya’yı üzerinde dağlar ve diğer şeylerle birlikte hareket eder halde görür. Misal; Dünya üzerinde sabit gözüken dağları hareket halinde görür.
Bunun sebeplerinden biri, Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönmesidir. Bir diğeri, Güneş’in etrafında dönmesidir. Güneş’in, etrafındaki gezegenleri de çekim alanında sürükleyerek uzay boşluğunda sürükleniyor olması, bir başka sebeptir.
Bu ayet; insana sabit gözüken dağların aslında bulutlar gibi yürüdüğünü ifade ederek, hikmeti çağlar sonra anlaşılacak jeolojik bir gerçeğe dikkat çekmiştir.
Dünya’nın döndüğü; 900’lü yıllarda Beyruni, 1400’lü yıllarda Kopernik, 1500’lü yıllarda Galileo tarafından ifade edilmiştir. Daha eski yıllarda aynı gerçeğe ulaşmış ama kayıtlara geçmemiş kişiler de olabilir tabii.
Ancak; Kuran’ın indiği dönemde yaşayan Araplar bu bilgiye sahip miydi? Gökyüzünün direkler üzerinde yükseltildiği ve dağların üzerinde durduğuna inanan bir topluluğun jeolojik vizyonu Dünya’nın döndüğü gerçeğini kapsayabilir miydi?
Bu gerçeğin Kuran’da haber verilmiş olması, Kuran’ın kaynağının insan olmadığına dair dikkate alınması gereken bir işarettir.
Leave a Reply