Sık sık bir arada kullanılan ve anlamları iç içe geçmiş bu kavramlar hakkında bir inceleme yapalım.
Kelime Anlamları
Öncelikle dua kelimesiyle başlayalım. Dua; küçükten büyüğe doğru olan yardım talebi ve niyaz olarak adlandırılabilir. Allah’a seslenip meramımızı anlatmamız duadır. Duada şüphesiz samimiyet ve gerçek bir duygu olması uygun olur. Her dilde dua edilebilir, kelimesiz de dua edilebilir. İsteyen duasını desteklemek için (tercihan anlamını bilerek) belli ayetler de okuyabilir.
Salat ise, Kuran’da geçen ve Türkçe meallerin çok büyük bir kısmında “namaz” diye tercüme edilen bir kelimedir. Salat’ın öz anlamı, aslında “yükseltmek” olarak ifade edilebilir. O dönem yaşayan bedeviler; binek hayvanına yük yüklerken diğer taraftan kayan yükü dizleriyle yükseltirlerdi, bu harekete “salat” adı verilirdi. Dilbilgisi penceresinden sosyal hayata bakıldığında, insanların kendini veya birbirini maddi / manevi yükseltecek faaliyetlerde bulunmasına da salat denebilir.
Namaz ise, Türkçe’ye Farsça’dan girmiş bir kelime olup, “namaz” adıyla Kuran’da yer almamaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Türkçe meallerin çoğunda “salat = namaz” görüşüyle salat kelimesi namaz diye çevrilmiştir.
Farklı Yorumlar
Dua / salat / namaz kavramlarının nasıl örtüştüğü konusunda farklı görüşler vardır.
Geleneksel görüşe göre, salat ve namaz aynı şeydir. Dua ise, namazın bir parçası olmakla birlikte, namaz dışında da eda edilebilen bir yakarıştır. Ülkemizdeki yaygın görüş, Kuran’daki salat ayetlerini günde 5 vakit namaz kılmak şeklinde ele almıştır. Namazın 3 vakte cem edilebileceğini ifade eden yorumcular da vardır.
Salat ve namazı ayıran görüş ise; Kuran’a göre duanın “tezerru ile” (yani kendini kademeli şekilde alçalta alçalta) eda edilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir. Bilinen namaz şekli; kıyam – rüku – secde sıralamasıyla kendini alçaltarak dua etmenin örnek bir formunu içerir. Yani; bu görüşe göre, bildiğimiz namaz kavramı, Kuran’daki “tezerru ile dua”ya karşılık gelmektedir. Salat ise; namazı kapsayan, bunun yanı sıra kişinin kendini ve diğer insanları yükseltmek için yapması gereken her türlü ibaret / yardım / ilim faaliyetlerini de kapsayan daha geniş çaplı bir kavramdır.
Her iki görüşte de; namazın geleneksel vakitlerinin ve uygulama şeklinin korunması gerektiğini düşünenler olduğu gibi, vakitlerin de şeklinin de esnek olabileceğini düşünen yorumcular da bulunmaktadır.
Dua konusunda ise; sadece duygunun ve samimiyetin dua için yeterli olacağını düşünenler olduğu gibi, mutlaka belli ayetlerin okunması gerektiğine inananlar da vardır. Belli kelimeleri belli bir sayıda okuyan birinin, ortaya çıkardığı frekansla niyazının gerçekleşmesi yönünde kuvvetli bir etkileşim yaratacağına inananlar da bulunmaktadır.
Sonuç
Daha da detaya inildiğinde, birbirinden ayrılan farklı görüş ve uygulamalar bulunmaktadır. Burada sadece ana görüşleri inceledik. Müteşabih yorumları ve detayları merak edenleri araştırmaya davet edelim.
Naçizane tavsiyem, yorumları okurken eksik – fazla arasında kalanların fazlasını yapmaya yönelmesi ve başkalarını yargılamaya ayıracağı eforu salat etmeye ayırması yönünde olacaktır.
Bu kavramların bu kadar çok yorum ve uygulama ile ele alınabilmesi, belki de Kuran’ın her ortama gönderilen esnek bir kitap olma özelliğinden ötürüdür?
Bu konudaki görüş ayrılıklarının dinin fırkalara ayrılmasına vesile olmamasını ümit edelim.
Son olarak; tefekkür için namaz duruşları ile yoga duruşları arasındaki benzerliğe dikkat çekerek noktayı koyalım.
Ek: Namaz Meditasyon Mudur?
Öncelikle bir yoga eğitmeni olarak şunun ayrımını yapayım: Meditasyon bir faaliyet değildir. Bir “hal”dir. Popüler kültürde “meditasyon” diye bilinen tüm çalışmalar (nefes, bağdaş, konsantrasyon, vs) meditasyon haline ulaşmayı kolaylaştıracak adımlardır sadece.
Namaz ise; bilinen anlamıyla, fiziksel ve manevi tezerru ile Allah’a dua etmektir.
Dolayısıyla; aktif bir faaliyet olan namaz, meditasyon değildir. Bir hal olan meditasyon da namaz değildir. İkisi farklı şeylerdir.
Ancak; kimi insan için namaz meditasyon haline götüren bir şey olabilir… Beden ve zihninden sökülüp, sessizlik içerisinde huşu ve birlik hissine yaklaştıran her şey meditasyona götürebilir. Namaz da götürebilir.
Ama sadece ritüel olarak belli Arapça cümleleri ve duruşları robot gibi bir şey hissetmeden, aklında 40 türlü fikirle yapan biri, sırf ritüele mükemmelen uydu diye meditasyon haline ulaşır diyemeyiz. Belki uzun vadede yapa yapa meditasyon haline gelebilir kim bilir?
Başka yollardan da meditasyon haline gelenler var. Namazla da olabilir.
Leave a Reply