Kuran; kölelik ve cariyeliğin hiç olmadığı bir ortama inerek (haşa) “Herkes köle ve cariye edinsin, onlarla birlikte olsun” demiş bir kitap değildir.
Bilakis; tabir-i caizse orman kanunlarının ve zulmün hakim olduğu, kimin kime gücü yetiyorsa düzensiz ve kuralsız bir şekilde ezdiği ve ırzı dahil her türlü hakkına tecavüz ettiği bir ortama inmiştir. Bu ortamda; olup biten olumsuz olayları kısa vadede kısıtlayacak, uzun vadede ise ortadan kaldıracak hükümler getirmiştir.
“Sadece eşleriniz ve cariyelerinizle yetinin” ifadesi; hiç cariye olmayan bir ortama inmemiştir. Herkesin gücü yettiği veya canının çektiği herkesle serbestçe birlikte olduğu bir ortama indirilmiştir. Bu hüküm, genişletici değil kısıtlayıcıdır ve o an için toplumu biraz olsun dizginlemiştir.
Uzun vadeli çözüm olarak ise; köle azat etme hükmü getirilmiştir. Köle azat etmek, Kuran’da adı geçen ve indiği çağda başvurulması gerekecek bir diyet / bedel idi. Bu uygulana uygulana; toplumsal düzeni bir anda kaosa sürüklemeden ve alıştıra alıştıra kölelik zaman içerisinde bitmiştir.
Eğer bir anda “Herkes şu anda kölelerini serbest bıraksın, bu saniye itibariyle de eşi dışında kimseyle birlikte olmasın” denseydi, bu hüküm muhtemelen o çağın insanlarına çok fazla gelecek ve insanlar iradeleri / alışkanlıkları elvermediği için Kuran’ı kabul edemeyecekti. Her şeyin en doğrusunu bilen Allah; bu konuda da şüphesiz en uygun ve uygulanabilir adımları getirmiştir.
Bugün genele baktığımızda köle / cariye kalmamış olması, Kuran hükümlerinin amacına uygun bir şekilde başarılı olduğunun göstergesidir.
Leave a Reply