Allah kuranda kavimlerin helak oluşundan bahseder. Neden şimdi dünyada bu kadar kötülükler ahlaksızlıklar insan öldürmeler varken helak edilmiyorlar? Kuran’da anlatılan kıssalardan pek farkı yok şu an dünyanın.
Sevdiğim bir mesel vardır; arılar Allah’tan bahsederken “O bizden üstündür, bizim bir iğnemiz var, onun ise iki tane iğnesi var” diye düşünür imiş (sözde). Bundan çıkarılacak ders; bizlerin zihni ve idraki kısıtlıdır. Allah’ı anlamaya çalışmak için tefekkürde bulunmak elbette ki güzeldir; ancak arıların düştüğü hataya düşüp, Allah’ı “insanlaştırmak” noktasına gelmemeliyiz.
Bizlerin zihninde yer alan iyi-kötü, sebep-sonuç, kötülük-ceza gibi kavramlar; insan bakış açısına özeldir. Fiziksel duyular, genetik, felsefe, kültür, din, örf/adet, kanun, gelenek, vb pek çok faktör ile şekillenmiştir. Kainat ise, bundan çok daha büyük bir yerdir ve çok daha büyük yasalar / prensiplerle işlemektedir; henüz çoğunu anlayamadık. Allah ise, şüphesiz insan idrakinin çok ötesindedir.
Bizim küçük zihinlerimiz, gerçekliğin çok az bir kısmını idrak edebilir ve işleyebilir. Kendi küçük bakış açımızdan iyi ve kötü denen şeyler; kainat çapında / Allah indinde neye karşılık gelir bilemeyiz. Gördüklerimizin arkasında neler var onu biz gerçekte bilemeyiz (Kehf Suresi’ndeki Musa kıssasına bakabilirsiniz).
“Eskiden X yapanlar helak edilmiş, şimdi Y yapanlar neden edilmiyor?” sorusunun arkasında, bazı hatalı yaklaşımlar var kanaatindeyim. Ufak bir düzeltme yapmak gerekirse:
- Allah’ı (haşa) insanlaştırıp; alelade bir insan gibi, sebep-sonuç, suç-ceza gibi kalıplarda olmasını beklemeyelim.
- Allah’ın akılları aşan hikmetini, bizim sınırlı zihinlerimizin tamamen anlayabileceği gibi olmasını beklemeyelim.
- Kuran’ı belli bir oranda anladık diye; Allah’ı tam olarak anladığımızı düşünüp, bizim uygun zannettiğimiz şekilde davranmasını beklemeyelim.
- Dünyada olup biten olayların çok azını görüp değerlendirebiliyoruz (Kehf). Gördüğümüz kadarı, işin gerçekliğini tamamen yansıtıyormuş gibi ve kendi değer yargılarımız (haşa) Allah’ın değer yargısına denkmiş gibi işlerin bizim hoşumuza gideceği şekilde yürümesini beklemeyelim.
Listeyi uzatabilirim; ancak buradaki temel mesaj, bizler kısıtlı varlıklarız, Allah ise bir insan olmadığı gibi, insan dimağının alamayacağı kadar büyük hikmete sahiptir. Bilinmezlik ile barışmak ve hoşumuza gitmeyen bir şey gördüğümüzde Allah’ın hikmetine güvenerek ona sığınmak, konuyu Allah’a değil kendi eksikliğimize bağlamak gerçeğe daha yakın olacaktır kanaatindeyim.
Konuya farklı bir bakış açısı getirmek adına; etçil hayvanların belgesellerini hiç izlediniz mi? Timsahlar impalaları parçalıyor, aslanlar zebraları boğuyor, sırtlanlar daha yeni doğmuş bir yavruyu öldürüveriyor. Bu görüntüler sizi aynı şekilde rahatsız ediyor mu? Neden tüm timsahlar, aslanlar helak edilmiyor? “Onlar hayvan, onların doğası bu” diyeceksiniz muhtemelen. Belki de insanın doğası da budur? İnsan varolduğundan bu yana zulüm de varolmuş. Bizim sınavımız / yolculuğumuz, doğamızda bulunan vahşet ve zulüme galip gelip, hayvanlıktan uzaklaşıp kamil bir insan olabilmektir belki de – bu yolculukta herkes farklı seviyede olabilir.
Leave a Reply