Insanlara onyargi ile yaklasmak dogru bir davranis degildir. Ancak, kendi kendilerine dahi faydasi bulunmayan insanlarin baskalarini aydinliga goturecek birer “aziz” olabilmeleri, bana cok zor gozukuyor – en iyi ihtimalle bazi konularda ilham kaynagi olabilirler. Insanlarin davranislarinda ve sozlerinde dogrular yer alabilir. Ancak bir insanin “bazi dogrular”a sahip olmasi, onu bir onder, bir model, bir “aziz” yapmaz.
Bu konuyu biraz daha acmak istiyorum.
Kurt Cobain, Jim Morisson gibi insanlarin bu kadar cok tutulmasinin esas sebebi de muzikleri degildir. Bu insanlar uyusturucu kullanan, sahnede her turlu “kitsch” davranista bulunan ve basina da ozel hayatlarinda aynen o sekilde yasamaya devam ediyormus gibi yansiyan (belki de gercekten oyledir, bilemeyiz) insanlar. Genis kitlelerin bu gibi insanlari bu kadar cok tutmasinin gercek sebebi, kitlenin kendi icinde gordugu ve ifade etmekten korktugu bazi seylerin en uc noktasini bu insanlarin hic cekinmeden, umarsizca ve rahatca ifade etmeleri.
Yani televizyondaki herkesin taklit etmeye calistigini rahatca gorebilecegin “olgun, dingin, aydinlik, gercek” insanlar, aslında toplumun cok kucuk bir azinligi (ne yazik ki). Toplumun buyuk bir cogunlugunu, kendini gelistirmek istemeyen veya buna gucu olmayan, arada bir yerlerde kalmis, herhangi bir yola tamamen guc veremeyen, “yasayalim gidelim bosver” seklinde dunyaya bakan insanlar olusturuyor. Burada insanlarin mali durumlarindan veya toplumdaki “sozde” yerlerinden bahsetmiyorum; ayni cogunluga otobuste, sinemada, okul kantininde, tinerciler arasinda, buyuk sirketlerde, kucuk burolarda, stadyumda, her yerde rastlayabilirsin. Kendilerini farkli kaliplarda ifade ederler, ama olay aynidir: “Daha aydinlik bir noktaya ulasamiyoruz, bosverelim yasayalim gitsin”. Bu temel, kendini “ic aydinlik taklitciligi” olarak da ifade edebilir, taklitlerden sikilmis bir “alternatif Cobain yasam” olarak da.
Iste, Kurt Cobain (ve Jim Morrisson, ve digerleri), bu “alternatif” kitlenin en uc noktasini ifade eden kisiler. Kurt Cobain, o insanlarin en uc noktalarini ifade ediyor – veya en azindan kendini oyle lanse ediyor. Uyusturucu kullaniyor, herhangi bir duzene sahip degil, herhangi bir konuda basarili degil, itilmis, sevilmemis, paspal, bakimsiz, trassiz, kotu kokuyor… “Bosvermis” insanlarin ufak dozlarda sahip oldugu ozelliklerin EN UC noktasindaki herseye sahip biri olarak sahneye cikiyor. Dolayisiyla, o insanlar tarafindan ilahlastiriliyor.
Kurt Cobain’in yaptigi seyin, Fight Club’da Tyler Durden’in yaptigi seyden fazla bir farki yok. Toplumdaki “aydinligi taklit eden” vasat kitlenin aslinda ne kadar sacma sapan seylerle ugrasan kisiler olduklarini fark edip, onlardan ve onlarin kurdugu duzenden kendini soyutlamak diye ozetleyebiliriz bunu sanirim. Aslinda bu acidan bakarsan, ayni seyi farkli derece ve sekillerde Rock’cilar da yapiyor, bir takim baska akimlarin mensuplari da.
Ve kisisel fikrimi sorarsan, “aydinligi taklit eden vasat kitlenin yaptiklarinin anlamsizligi” konusuna “bir yere kadar” hak veriyorum.
Ancak…
Bu konuda ne Kurt Cobain’in, ne de Jim Morrisson’un yaptigi seyleri dogru bulmuyorum. Hatta ikisi de kendilerini istedigi gibi lanse etmekte ustalasmis iki usta oyuncu dahi olabilirler. Ama oyle olmadiklarini, gercekten kim iseler sahnede de aynen onu ifade ettiklerini de varsaysak, yaptiklari sey kimseyi aydinliga goturmez. Evet, “Cobain” akimi, “aydinlik taklitcisi” kisilerin yalanlarina sahip degil. Onlar gibi “sacma ve anlamsiz” seylerle vakit gecirmiyorlar. Peki, bana yaptiklari “anlamli” seyleri sayabilir misin?
Bu akimin takipcileri, genellikle sistemle ilgili bir takim gercekleri fark edip, kendi hayatlarinda kendi gercekliklerini yaratacak gucu bulamayan kisilerdir. Kendi deger yargilarina ters dusen yalanlarla kendi kendilerini kandirmak yerine soz konusu yalanlari reddetmeleri takdire sayan bir davranistir. Sadece bu noktaya kadar, “iyi birseyler yapildigi” konusuna katilirim. Ya sonrasi? Bosvermislik icinde, sistemden uzak ve insanlardan soyutlanmis bir sekilde ortalikta “gezinmeye” baslarlar. Bir sure sonra canlari sikilir ve alkol, sigara, uyusturucu gibi baska bir takim olaylara karisirlar. Nasil? “Sistemsel yalanlar”dan kacarken “kimyasal yalanlar”a siginmak ne kadar mantikli?
Piyasada bir “aydinligi taklit etmeye calisanlar” var, bir de onlarin yalanlarindan bikip (yeni yalanlara dogru yelken acan ve uc noktasinda Kurt Cobain gibi Mit’lerin yer aldigi) “alternatif” bir tarzi secenler var. Her ikisi de yeterince para harcadigi icin, her ikisi de degisik sekillerde (ve genelde fark ettirilmeden) medya ve pazarlama dunyasi tarafindan da destekleniyor.
Her ikisine de sorgulayan gozlerle bakmak gerekiyor. Cunku, “aydinligi taklit eden” bir takim insanlar olduguna gore, onlarin taklit ettigi “gercek bir aydinlik” bir yerlerde olmali degil mi? Onlarin yalanlarindan bikan alternatif kitlenin eksigi, yalanlari reddetikten sonra ellerinde herhangi bir dogrunun kalmamis olmasi…
Bir kisim insanlar tarafindan taklit edilen, ve bir kisim insanlar tarafindan bulunamayan “gerceklik”, aslinda oldukca bireysel birseydir. Sadece kendi icimizde yer alir. Disaridaki seyler, ona ulasmamiz icin ilham kaynagi olabilir sadece. Gercege ulasmanin en onemli iki temeli, (baskalarina karsi koruyamadigin zamanlarda bile) kendine karsi durustlugunu HER ZAMAN (ama HER ZAMAN) korumak, ve sevgiyi icinde her zaman beslemektir. Bu iki temel yasa, her insani farkli bir yere goturecektir; ama gidilen yer o insanin “kisisel” gercekligi olacagindan, her insanin ait oldugu dogru yer olacaktir.
Kendine karsi durustlugunu her zaman koruyan bir insan, kendi guclerini ve zayifliklarini kolayca gorebilir. Sevgisini koruyan bir insan, kendi zayifliklarini ve hatalarini affedici bir sekilde kabullenir; ve ancak bu noktadan itibaren “kendinin bir ust versiyonu”na ulasmak icin onlar uzerinde calisma sansi olur. Ve “gercek taklitcisi” kitlenin taklit ettigi, “alternatif” kitlenin ise hayal meyal fark etmesine ragmen “bosverdigi” gercekligin ilk adimi, burada baslar. Matrix’de Oracle’in mutfaginin kapisinin uzerinde asili olan yaziyi hatirliyor musun? “Kendini tani”.
Kendini oldugun gibi taniyip, oldugun gibi kabullendikce ve hosuna gitmeyen yonlerini sevgiyle degistirdikce, ruhun daima ozlemini cektigi “daha ust versiyonlarin”a ulasma sansin olur. Iste bu, hayatta yakalayabilecegin ilk “gercek gerceklik”tir. Bu sekilde, kendini suphesiz bir sevgiyle sevmeye ve kendine suphesizce guvenmeye baslarsin. Ve ancak kendini suphesiz seven ve kendine suphesiz guvenen bir kisi baskalarini da suphesiz sevebilir ve onlara suphesiz guvenebilir.
Simyacilarin “bakiri altina donusturmek” ile kastettikleri seyin ilk adimidir bu ayni zamanda.
Ve benim “gerceklik”, “aydinlik”, “isik”tan anladigim sey de bu. Gercek, senin kendi icinde yatar. Disarida bir yerde degil. Ve ona ulasmak icin gerekli ilhami almanin yolu, disaridaki “seyler”in her turlusunu septik (supheci) gozlerle inceleyip, durustlugu ve sevgiyi koruyarak kendi sentezlerini cikarmaktir.
Simdi, bu bilginin isiginda, piyasaya tekrar goz atalim.
“Vasat gercek taklitcisi” kitle, surekli olarak kendi aydinligina ulasmis, guvenli, sevgili, vs insani taklit eder durur. Gulmesinde, konusmasinda, hareketlerinde surekli taklit vardir. Soz konusu vasat insan, vasat ozelliklerini saklamaya calisarak kendi kafasinda kurguladigi “DAHA UST VERSIYONUM”u taklit etmeye calisir. Gerceklik konusunda asama kaydetmis biri, onlara gulumseyerek bakacaktir, ancak “alayli” veya “sinirli” bir gulumsemeyle degil, anlayis dolu bir gulumseme ile. Sonucta o insanlar da ellerinden gelenin en iyisini yapiyorlar. Elinden gelenin en iyisini yapan birine nasil kizabilirsin ki? Eger kiziyorsan; bu, o insanlarda kendinde olmasindan korktugun bir eksikligi gordugun icindir.
“Alternatif” kitle, “taklitci” kitlenin taklitlerini fark etmis ve onlara sinirlenip, kendini onlardan soyutlamistir. Ancak, kendi ic gercekliklerine ulasacak gucu veya yolu kendi iclerinde goremedikleri icin, bosvermislik icinde amacsizca yasarlar.
Oysa her ikisinin de ozlemini cektigi “gerceklik”, mutlak durustlugu ve sevgiyi kendi icinde yasayarak baslar. Ve ikinci adim, kendi icinde kesfettigin yeni seyleri hayatina uygulayacak gucu ortaya cikararak “vasat bir bilgi hamali” olmaktan kurtulmaktir, ancak sanirim bu daha ileride yer almasi gereken bir baska yazinin konusu.
Gercek, kullanilan dillerde direkt karsiligi olmadigi icin, genellikle direkt olarak ifade edilemez. Benzetmeler ve simgeler yoluyla “sezilmesi” saglanabilir ancak. Dolayisiyla kelimeleri okuyarak degil, sezerek algilamanda ve her zaman korumani tavsiye edecegim “supheci” bir gozle degerlendirmende fayda var.
Bununla ilgili onemli bir noktayi da belirtmek istiyorum; bu yazidaki genellemeleri, “Bu insanlarin hepsi boyledir ve su insanlarin da hepsi soyledir” demek amaciyla yapmadim. Dusunceleri rahat ve hizli iletebilmek adina, ayrintilara takilip ozden uzaklasmamak adina ifadeleri genel tuttum. Yoksa her kesimde, her kitlede iyi ve kotu, guclu ve gucsuz, durust ve yalanci insanlar vardir.
Leave a Reply