Tek Din

Giriş

Allah tek olduğu gibi, din de tektir. Farklı zamanlarda farklı ortam ve şartlarda yaşayan insanlar için, bu tek dinin farklı uygulama şekilleri gönderilmiştir. Tek din, yine bu farklı insanların en iyi anlayacağı şekilde farklı dillerde ve benzetmelerle anlatılmıştır.

Müminlerin, dini fırkalara ayırıp kendi inandığını yücelten ve diğerlerini hakir görenlere karşı dikkatli olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra, öz anlamı kavramak yerine şekil, uygulama ve benzetmeye saplanıp kalma konusunda da dikkatli olmamız lazım.

Müslümanlık

Kuran’a baktığımızda; Müslümanlık, Hıristiyanlık veya Musevilik diye ayrı dinlerden bahsedildiğini göremeyiz. Bilakis; Hz. İbrahim dahil tüm peygamberler “müslüman” olarak nitelenmektedir. Allah’ın tek dini vardır, o da müslümanlıktır.

“Rabbi ona, ‘Müslüman olup bana teslim ol!’ dediğinde o şu cevabı vermişti: ‘Teslim oldum alemlerin Rabbine!’ İbrahim de oğullarına şunu vasiyet etti, Yakub da: ‘Oğullarım! Allah sizin için bu dini seçmiştir. O halde ancak müslümanlar olarak can verin.’” (2:131-132)

Henüz Kuran’ın inmediği çağda dahi müslümanlıktan bahsedildiğine göre, müslüman olma kavramının Kuran’dan çok daha eskilere dayandığını anlıyoruz.

Peki ama müslüman nedir?

Arapça Kelime Kökleri bölümünde de incelediğimiz gibi; teslimiyet, selamet, İslam ve müslüman kelimeleri aynı kökten gelmektedir. Bu sezgiyle bakacak olursak; müslüman kelimesinin basit anlamda “teslim olmuş kişi” anlamına geldiği sonucuna varılabilir.

Yukarıdaki ayette de görebileceğimiz gibi, Allah’a teslim olmuş kişi müslümandır. Bu anlamda, Kuran’da adı geçen veya geçmeyen tüm peygamberler ve Allah’a teslim olmuş herkes müslümandır.

Müslümanlık; nüfus cüzdanı veya coğrafya ile değil, Allah’a teslimiyet ile ilgilidir. Bardağın üzerine “televizyon” diye bir etiket yapıştırdığımızda o televizyon olmadığı gibi, Allah’a teslim olmamış birinin nüfus cüzdanına “müslüman” yazdığımızda o kişi müslüman olmaz.

Benzer şekilde; “televizyon” etiketi bardağı bardak olmaktan çıkarmadığı gibi, Allah’a teslim olmuş ve onun ilkelerine uygun yaşayan birinin “müslüman değil” diye etiketlenmesi onu müslüman olmaktan çıkarmaz.

Dinin Tekilliği

Kuran; daha önce gelen peygamber & kitapları onayladığını ifade etmektedir.

“Sana kitabı, gerçeğin ta kendisi ve daha önce indirilen kitapları tasdik edici olarak indiren O’dur. Bundan önce de, insanlara doğru yolu göstermek için Tevrat ve İncil’i indirmişti.” (3:3)

“İyi bilin ki, bu Kuran uydurulmuş bir söz değildir. Sadece daha önceki kitapları tasdik eden, dine ait her şeyi açıklayan, iman edecek kimseler için hidayet, rehber ve rahmettir.” (12:111)

Gerçek müminler, Allah’ın resullerinin ve kitaplarının tamamına inananlardır. İnsan eliyle yapılan tahrifatlar ise şüphesiz konu dışıdır.

“Resul, Rabb’inden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allah’a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allah’ın resullerinden hiç birini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdir: ‘Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabb’imiz. Dönüş yalnız sanadır.’” (2:285)

Kuran; dini ayırmak için değil, indiği çağda yaşayan insan topluluklarını ifade etmek için “kitap ehli” gibi ifadeler kullanmaktadır; bu konuda bir yanılgı olmasın. Kuran, “kitap ehli” denen ve günümüzde “Hıristiyanlar” diye ifade edilen topluluğa gönderilen dinin dahi İslam olduğunu ifade etmektedir.

“Allah katında din İslam’dır.Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki azgınlık/haset/hak tanımazlık yüzünden ihtilafa düştüler… Kim Allah’ın ayetlerine nankörlük ederse, Allah hesabı çabucak görecektir.” (3:19)

Tabii bu yaklaşımda, İslam’ın ne olduğunu doğru anlamak durumundayız. Günümüzde İslam adı altında anlatılan her şeyin doğru olduğunu varsayıp, zamanında İsa’nın da bunları birebir getirdiğini düşünmeyelim.

Dini Bölmek

Kuran, tek dinin parçalanıp bölünmemesi konusunda pek çok uyarı içermektedir.

“Hep birlikte Allah’ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın.” (3:103)

Bu konuda inceleyeceğimiz örnek ayetlerden biri, peygamberlerin bazılarına inanıp bazılarına inanmamakla ilgilidir. İnsan eliyle yapılan tahrifatları bir kenara koyacak olursak, peygamberlerin tamamı Allah’ın tek dinini içinde bulunduğu insan topluluğuna uygun olacak şekilde getirmiş ve ifade etmiştir. Bir peygamberi inkar etmek, Allah’ın dinini inkar etmekle eşdeğerdir.

“O kimseler ki ne Allah’ı tanırlar ne resullerini ve o kimseler ki Allah’ı tanıdığını iddia edip resullerini tanımayarak, Allah ile resullerini birbirinden ayırmak isterler. Ve o kimseler ki “resullerin bazısına iman ederiz, bazısını reddederiz” derler ve böylece iman ile küfür arasında bir yol tutmak isterler. İşte bunlar gerçek kâfirlerin ta kendileridir. Biz de kâfirler için zelil ve perişan eden bir ceza hazırladık.” (4:150-151)

Peygamberler ayrı dinler değil, tek bir dinin ayrı ifadelerini getirmiştir. Peygamberler farklı dinler indirmiş gibi davrananlar, Kuran’da dile getirilmiştir.

“Bir de: Yahudi veya Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız dediler. De ki: Biz bütün batıl dinlerden uzaklaşmış olarak İbrahim’in dinine tâbi oluruz. O hiçbir zaman müşriklerden olmadı.” (2:135)

“Yoksa Siz İbrahim, İsmail, İshak ve Yakub’un ve onun evlatlarının Yahudi veya Hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: Siz mi daha iyi bileceksiniz yoksa Allah mı? Allah’ın, kitabı vasıtasıyla kendisine ulaştırdığı hakikati gizleyenden daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.” (2:140)

Peygamberlerin farklı şekillerde açıkladığı tek dini parçalayıp ayrı dinlere bölenlerin durumu da Kuran’da net bir şekilde ifade edilmiştir.

“Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın.Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır.” (3:105)

“Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.” (6:159)

“Ama peygamberleri izlediklerini iddia eden ümmetler fırkalara ayrılıp bölük bölük oldular. Her grup, kendilerine ait görüşten ötürü memnun ve mutludur. Sen onları, bir süreye kadar daldıkları gaflet içinde kendi hallerine bırak!” (23:53-54)

“Kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden fırkalara bölündüler.” (42:14)

Mezhep ve Tarikatlar

Fırkalara ayrılma konusudaki uyarı mezhepler için de geçerli midir?

Önce mezhebin ne olduğunu ifade edelim. Kuran’da muhkem ve müteşabih ayetler vardır. Muhkem ayetler; Allah’ın varlığı veya cinayetin kötü oluşu gibi hareket alanı bırakmayan net ayetlerdir. Müteşabih ayetler; daha esnek anlamlarla ifade edilmiş ayetlerdir. Bu esneklik, Kuran’ın her çağda uygulanabilir bir kitap olma özelliğini korumaktadır.

Mezhepler, genelde belli bir çağda yaşamış bir din aliminin halkın müteşabih ayetlerle ilgili sorularına verdiği cevapların bir araya getirilmesiyle ortaya çıkmış doktrinlerdir. Farklı mezhepler, genel olarak muhkem ayetlerde fikir birliğindedir ancak müteşabih ayetlerde farklı uygulamalara sahiptir.

Bir alimin içinde yaşadığı çağa ve topluma göre, hatta kendisine getirilen olaya özel olarak verdiği cevapların günümüze birebir taşınması ve uygulanması doğru mudur? Bu soru önemli olmakla birlikte; bizim konumuz çerçevesinde sorulması gereken soru mezheplerin dini bölüp bölmediğidir.

Belli bir mezhebin yorumunu uygulama şekli olarak seçmek zararsız mıdır, yoksa dini ayırmak mı sayılır? Kendi mezhebini doğru olarak değerlendirip diğer mezhepleri küçümsemek insanı yukarıdaki ayetlerde ifade edilen duruma düşürür mü? Aynı sorular, tarikatlar için de sorulabilir.

Kuran’da mezhep veya tarikat kavramlarının yer almadığını ifade edip, yorumu ve cevabı size bırakıyorum.

Advertisement

Posted

in

by

Tags:

Comments

8 responses to “Tek Din”

  1. […] ve olumsuz şeylerden uzaklaştıran yol olarak yorumlanabilir. Daha fazla bilgi için Tek Din bölümüne […]

  2. […] da önemli ölçüde müteşabih ayetlere farklı yaklaştıkları için ortaya çıkmaktadır. Tek Din bölümünde bu konuyu detaylı bir şekilde inceledik; müteşabih ayetler, dinin fırkalara […]

  3. […] konudaki görüş ayrılıklarının dinin fırkalara ayrılmasına vesile olmamasını ümit […]

  4. […] din hakkında daha fazla bilgi için, Tek Din başlıklı yazıyı […]

  5. […] şunu belirtmek gerekir ki; Kuran’a göre farklı dinler yoktur. Tek bir din vardır. Farklı elçiler, bu dini farklı topluluklara farklı şekillerde ve o topluma uygun formda […]

  6. […] Tek Din makalemizde dile getirdiğimiz gibi, aslında tek bir din vardır. Bu dinin farklı formları ve uygulama şekilleri, çağlar boyunca farklı peygamberler tarafından ümmetlere getirilmiştir. […]

  7. […] Tek Din makalesinde anlatıldığı gibi, Allah’ın tek bir dini vardır. Aynı dini farklı toplumlara […]

  8. Kuran’da tüm peygamberlerin olmaması – Dr. Kerem Koseoglu Avatar

    […] Tek Din makalesinde ifade edildiği gibi; Allah’ın tek bir dini vardır ve farklı toplumlara farklı formlarda / şekillerde indirilmiştir. Özleri aynıdır. Her peygamber, aynı özü farklı formlarda getirmiştir. Sizin sadece belli bir coğrafyadaki öğretileri tanımanız, belki de diğer coğrafyaları araştırmamış olmanızdandır? […]

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s